Çocukluk çağı, fiziksel, sosyal ve bilişsel açıdan belirgin gelişmelerin olduğu bir dönemdir. Aynı zamanda da ruhsal hastalıkların ilk ortaya çıktığı dönemdir. Çocukluk çağında görülen psikiyatrik bozukluklar, hem sosyal ve akademik uyumu bozarak hem de gelişimsel kazanımları ketleyerek normal gelişimi etkilemektedir. Dünya çapında yapılan araştırmalarda, çocukluk çağı psikiyatrik bozukluklarının sıklığı %13 (10-20%) olarak bildirilmektedir.
Depresyon, kaygı bozuklukları, dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu, teknoloji bağımlılığı, öz-kıyım, kendine zarar verici davranışlar ve yeme bozuklukları çocuk ve gençleri etkileyen durumlardan bazılarıdır.
Ruhsal hastalıkların yönetiminde farklı tedavi biçimlerinin etkinliği, güvenliği ve maliyetine ilişkin artan endişeler, diğer uygulanabilir seçeneklerin araştırılmasına yol açmıştır.
Geniş bir yelpazedeki ruh sağlığı sorunlarına yönelik etkili, güvenli, ucuz ve geniş çapta erişilebilir ek yöntemlere dair ilginin arttığı görülmektedir. Mevcut seçenekler arasında fiziksel aktivitenin, halihazırda geniş bir kanıt tabanına sahip olması, olumsuz yan etkilerin sanal olarak bulunmaması, minimum maliyet, sınırsız küresel erişilebilirlik ve metabolik ve kardiyovasküler sağlık üzerinde olanlar da dahil olmak üzere çok çeşitli ikincil faydalar nedeniyle üstün bir konumda olduğu belirtilmektedir (Phillips, Kiernan ve King, 2003).
Fiziksel etkinliğin, beden ve ruh sağlığına olumlu etkileri uzun zamandır bilinmekte ve eski çağlardan beri zindelik, bedensel ve ruhsal esenlik için aktif bir yaşam tarzının önemi vurgulanmaktadır.
Fiziksel Aktivite Nedir?
Günlük yaşam içerisinde, iskelet kasları kullanılarak yapılan ve enerji harcanmasını gerektiren her hareket fiziksel aktivite olarak tanımlanır.
Egzersiz (Düzenli Fiziksel Aktivite): Fiziksel uygunluğun bir veya daha fazla bileşeninin korunmasını veya geliştirilmesini amaçlayan düzenli, planlanmış ve tekrarlı fiziksel aktivitelerdir.
Egzersiz (Spor): Belirli kurallar içerisinde yapılan, genellikle yarışma amacı taşıyan; lisanslı, amatör ve profesyonel sporcuların gerçekleştirdiği aktivite türüdür.
Diğer yandan semt sahalarında oynanan basketbol, futbol gibi aktiviteler de günlük yaşamımızda spor olarak yerleşmiştir. Bu kapsamda oyun oynamak, ev işleri, bahçe işleri, yürümek, merdiven inip çıkmak, yemek yemek, banyo yapmak gibi günlük yaşamımızı sürdürmek için yapılan etkinliklerin yanı sıra, egzersiz ve spor da fiziksel aktivitedir. (TCSB Türkiye Halk Sağlığı Kurumu, 2014).
Ülkemizdeki Durum
Türkiye Beslenme ve Sağlık Araştırması’na göre 6-11 yaş grubu çocuklarımızın %58.4’ü düzenli olarak egzersiz yapmamaktadır. Bu yaş grubunda TV, bilgisayar, İnternet, ev ödevi, ders çalışma için hareketsiz geçirilen ortalama süre 6 saattir.
Fiziksel aktivite alışkanlığı düzenli bir program hâline getirilemediği takdirde, belirli bir süre aktivite ile düzenlenen vücut sistemleri, aktivitenin bırakılmasının ardından, oluşan yararlı etkilerini hızla kaybetmeye başlar.
Fiziksel aktivite; - Düzenli olmalı, - Devamlı olmalı ve - Uygun yoğunluk ve sürede gerçekleşmelidir (TCSB Türkiye Halk Sağlığı Kurumu, 2014).
Son yıllarda egzersiz ve fiziksel aktiviteyi ruh sağlığı alanında yaygın klinik uygulamaya yaklaştıracak bazı önemli adımlar atılmıştır. Örneğin, Amerikan Psikiyatri Birliği tarafından yayınlanan Majör Depresif Bozukluğu Olan Hastaların Tedavisine İlişkin Uygulama Kılavuzu'nun üçüncü baskısında (Gelenberg et al., 2010), egzersizin rolüne ilişkin olarak aşağıdaki ifadeler yer almaktadır:
- Çoğu birey için egzersiz genel sağlık açısından faydalar sağlar. Veriler genellikle aerobik egzersiz veya direnç antrenmanı yapan majör depresif bozukluğu olan hastalarda duygudurum belirtilerinde en azından ılımlı bir iyileşme olduğunu desteklemektedir. Düzenli egzersiz aynı zamanda genel popülasyonda depresif belirtilerin görülme sıklığını da azaltabilir; yaşlı yetişkinlerde ve eşlik eden tıbbi sorunları olan bireylerde özel faydalar bulunur.
- Hafif depresyonlu bir hasta ilk olarak birkaç hafta tek başına egzersiz yapmayı denemek isterse, hastanın ruh halindeki ani bir kötüleşme veya olumsuz fiziksel etkiler (örneğin iskemi veya kas-iskelet sistemi semptomları) açısından yeterince izlenmesi koşuluyla, müdahaleye karşı çıkılacak çok az şey vardır.
- Herhangi bir şiddette depresyonu olan ve egzersize tıbbi kontrendikasyon bulunmayan hastalar için, fiziksel aktivite majör depresif bozukluğun tedavi planına makul bir katkıdır. Optimal rejim hastanın tercih ettiği ve uyacağı rejimdir (Gelenberg et al., 2010, s. 29-30).
- Depremzedeler arasında yaşayan çocuklar ve ebeveynleri üzerinde yapılan bir araştırmada, fiziksel aktivitenin etkileri incelendiğinde; ebeveynlerin düşünceleri, motor gelişim, özerklik, uyku, beslenme, fobiler ve sosyal gelişim temalarında çocukların düzenli fiziksel aktivite sonrasında hem fiziksel hem de psikolojik yönden birçok gelişme kaydettiğini göstermiştir. Çocuklar, hareketlilik, esneklik, korku gibi alanlarda olumlu sonuçlar elde etmişlerdir. ( Elçi, G., Genc, A., Yaşartürk, F., Aktaş, A. K., Vd. 2023).
Motor Gelişimde Fiziksel Aktivitenin Rolü
Bebeklik ve çocukluk dönemlerinde motor, bilişsel ve sosyal gelişim alanlarında temel beceriler gelişmektedir (Zimmer 2007). Bir çocuğun becerilerinin gelişimi ve yerine getirilmesi, nörolojik maturasyona, temel duyusal sistemlerden gelen bilginin uygun bir şekilde işlenmesine ve uygun fiziksel, motor yanıtların oluşturulmasına bağlıdır.
Gelen duyusal bilgiler, uygun motor ve mental yanıtlar oluşturmak üzere beynin uygun motor ve bütünleştirici alanlarına yönlendirilip işlenir. Bilginin karşılaştırılması, ilişkilendirilmesi ve bütünleştirilmesi deneyimler ve amaçlı faaliyetler yoluyla olur. Yani nörolojik maturasyon genetik ve epigenetik/ çevresel faktörlerden etkilenmektedir.
Bebek ve çocuklar, hareket ederek dünya ile temas kurar, iletişime geçer ve dünyayı tanımaya çalışır. Vücut da özellikle de bebeklik ve çocukluk döneminde hareket ederek gelişir (Rüstem O, 2019). Çocuklarda motor gelişim ile birlikte zamansal ve mekânsal ortamların keşfi başlar, böylece kendilerine ait deneyimler edinerek etkileşime girerler (Orhan, 2019; Ünveren Y 2021).
Beyin ve öğrenme araştırmaları veya spor ve sağlık araştırmaları gibi pek çok araştırma dalları düşünme ve algılama performans gelişiminin hareket etme ile yakından ilişkili olduğunu göstermektedir (Baier, 2004; Grössing, 1993; Kempf, 2005; Zimmer, 2004; aktr. Frey ve Mengelkamp, 2007). Beynin organize olma ve hareketi kontrol etmeye evrilmesiyle birlikte de bilişin oluştuğu ileri sürülmektedir. Harekete başlarken birey, davranışın sonucunu tahmin etme ve yordamaya başlamaktadır (Uran P, 2015).
Doğal büyüme sürecinin yanında, hareket etme deneyimlerinde başarılı olundukça kendine güven duygusu gelişir ve hareket çeşitliliği artar. Çocuk, hareket ederek birine muhtaç, bağımlı ve pasif durumdan becerikli, aktif, meraklı ve araştırmacı bir yapıya dönüşür, çevresini keşfeder ve kendi kişiliğini oluşturur (Rüstem O, 2019).
- 3 yaş öncesinde bedensel potansiyel keyif, deneyim ve keşif aracıdır. Refleksif hareketlerden koordineli hareketlere, daha sonra yürüme, top çevirme gibi daha kompleks davranışlara yönelinir
- 3-6 yaş arasında oyun, organize sporlara tercih edilir. Oyun, çocuğun hayatı deneyimlemesi ve yaşadığı hayal kırıklıklarından kurtulabilmesine de izin verir. Oyun ve yaratıcılık, spora katılım için gerekli yeteneklerin kazanımında önemlidir. Çevreyi kontrol edebilme hissine, bir çok aktiviteyi başlatmak ve başarmakla kendine güven ve kendilik hissinin geliştiği ifade edilmektedir (Erickson 1963).
- 8 yaşında yarışmacı sporlara katılımın başladığı ifade edilmektedir. Yarışmacılık; hız, dayanıklılık, esneklik ve kararlılık sağlar. Sporun, iş birliği, direnç, hazzın ertelenmesi, motivasyon kazanımı, iddialaşma, ve baş etme becerileri gibi haz veren psikososyal tutumlar için zemin oluşturduğu ifade edilmektedir (Smith 1978, Uran 2015).
Egzersiz ve fiziksel aktivitenin motor performans ve motor öğrenme süreçleri üzerindeki etkilerini inceleyen çalışmalar egzersizin motor gelişimde umut verici olduğunu düşündürmektedir (Roig, Skriver, Lundbye-Jensen, Kiens ve Nielsen, 2012).
Bilişsel Gelişimde Fiziksel Aktivitenin Rolü
Bilim, eğitim ve halk sağlığı toplulukları, yaşam boyu bilişsel ve beyin fonksiyonlarını iyileştirebilecek yaklaşımların araştırılmasına büyük ilgi göstermektedir. Bilişsel sağlık ve beyin sağlığındaki gelişmeler, yaşam kalitesini, eğitim ve kariyer fırsatlarını ve karar verme yeteneklerini şekillendirmede derin sonuçlar doğurabilir. İskelet kasları tarafından üretilen bedensel hareket olarak tanımlanan ve enerji harcanmasıyla sonuçlanan fiziksel aktivite, yaşam boyu bilişsel işlevi olumlu yönde etkilemek ve yaşa bağlı bilişsel gerileme riskini azaltmak için en umut verici yöntemlerden biri olarak ortaya çıkmıştır (Caspersen et al., 1985).
Fiziksel aktivite, bebek, çocuk ve ergenlerin optimal nöral gelişimleri için gereklidir. Ayrıca gerçek zamanlı meydana gelen davranışlar kendilik organizasyonunu sağlar (Uran P, 2015).
Bebek/çocuğun duyu-motor entegrasyon ile çevre etkileşimi, belli bilişsel yetilerin gelişimi için kritik öneme sahiptir. Piaget’e göre bilişsel gelişim dönemleri yaşamın ilk 2 yılında özellikle duyusal ve motor işlevlerden etkilenmektedir;
- Duysal-Motor (0-2 yaş)
- İşlem öncesi (2-7 yaş)
- Somut işlemsel (7-11 yaş)
- Formel işlemsel (11 yaş ve sonrası)
Son yıllarda egzersiz ve fiziksel aktivitenin fiziksel sağlık ve psikolojik refahın yanı sıra bilişsel performans, beyin yapısı ve işlevine olan etkileri odak noktasına girmiştir (Etnier, Nowell, Landers ve Sibley, 2006; Hillman, Erickson ve Kramer, 2008).
Fiziksel egzersizin nörogenez, sinaptogenez, anjiogenez ve nörotrofik faktörlere ilişkin değişiklikleri tetiklediği bildirilmektedir (Churchill 2002).
Fiziksel aktivitenin çocuk ve gençlerin başarılarında ve bilişsel işlevlerinde anlamlı ve olumlu artışlar sağladığı gösterilmiştir. Özellikle de dayanıklılık (aerobik) egzersizlerin etkisinin daha fazla olduğu bildirilmektedir (Fedewa ve arkadaşlarının 2011).
Fiziksel olarak aktif bir dönem geçiren çocukların akademik başarılarının %6 oranında arttığı, aktif bir dönem geçirmeyen kontrol grubundaki çocukların akademik başarılarının ise %1 oranında gerilediği gösterilmiştir (TCSB Türkiye Halk Sağlığı Kurumu, 2014).
Fiziksel Aktivite Ve Sporun Yararları
- Stres düzeyini düşürür.
- Bağışıklık sistemini güçlendirir.
- Bireyin kendini iyi hissetmesini sağlaması ve mutluluk oluşturması,
- Depresyon ve kaygı bozukluğu riskini azaltması,
- Sağlıklı kas, kemik ve eklem yapısı üzerine olumlu etkileri nedeniyle vücut düzgünlüğü ve farkındalığını geliştirerek bedeni ile barışık, özgüvenli bireyler yaratması,
- İletişim becerilerini geliştirmesi,
- Olumlu düşünebilme ve stresle başa çıkabilme yeteneğini geliştirmesi,
- Benlik saygısı ve özgüvende artma,
- Zihinsel yetilerde düzelme,
- Sosyal ilişkilerde gelişme,
- Yorgunluk hissinde azalma sağlar. (TCSB Türkiye Halk Sağlığı Kurumu, 2014)
- Serbest çalışmayı, bağımsız hareket etmenin gelişmesi
- Sevinç gibi duygulara aracılık etme, başarı ve başarısızlıkla başa çıkma
- Dikkat ve konsantrasyonu artırır. Bu durum zihinsel performansı ve öğrenme yeteneğini artırabilir.
- Proaktif düşünme ve hızlı karar vermeye katkı sağlar.
- Kişiliğin gelişimini (kendine güven, özgüven, atılganlık vb.)
- Sosyal becerilerin (adalet, dayanışma, hoşgörü, düşünce, çatışma ve uzlaşma, yardımseverlik vb.) gelişimini
- İnsiyatif alma, sıra bekleme ve grupla hareket etme becerilerini destekler.(Philipp, 2017; Rüstem, 2019, Ünveren Y, 2021)
- Güvenilir motor becerilerin gelişimi, iletişim ve sosyal katılımı geliştirmek için önemli bir bileşen olarak kabul edilir Motor işlev bozuklukları, sosyal deneyimler ve sosyal öğrenme için fırsatlara müdahale ederek sosyal gelişimi etkileyebilmektedir.(Iverson, 2010; Soska ve ark., 2010; Bhat ve ark., 2011). Sacrey ve ark., 2014)
- Ülkemizde yapılan bir çalışmada; spor yapan 9-13 yaş arası çocukların benlik saygılarının spor yapmayanlara göre daha yüksek olduğu, bir başka çalışmada ise spor yapan 14-16 yaş grubundaki ergenlerin spor yapmayanlara göre daha az kaygı belirtisi gösterdiği saptanmıştır. (TCSB Türkiye Halk Sağlığı Kurumu, 2014).
Nörogelişimsel ve Psikiyatrik Bozuklukların Yönetiminde Fiziksel Aktivite
Otizm, zihinsel yetersizlik, disleksi, dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu gibi nörogelişimsel bozukluklar genetik ve epigenetik / çevresel bozulmalara bağlı anormal beyin gelişiminden kaynaklanır. Fiziksel ve psikososyal gelişimsel sürecin erken döneminde başlayan ve belirtileri sıklıkla çocuk okula başlamadan önce ortaya çıkan gelişimsel yetersizliklerin heterojen bir grubudur. Motor, dil, bilişsel, akademik, sosyal ve uğraş alanlarında çeşitli derecelerde bozulmalarla kendini gösterir (Amerikan Psikiyatri Birliği, 2013).
Motor planlama, motor koordinasyon, ince motor beceriler ve kaba motor becerileri içeren çeşitli motor beceri eksiklikleri ve motor bozukluklar otizm spektrum bozukluğu, zihinsel yetersizlik, gelişimsel koordinasyon bozukluğu ve dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu olan çocuklarda yaygın olarak bildirilmiştir (Fournier ve ark., 2010; Ghaziuddin & Butler, 1998; Ghaziuddin ve ark., 1994; Gillberg, 1989; Green ve ark., 2002; Hauck & Dewey, 2001; Hughes, 1996; Manjiviona & Prior, 1995; Miyahara ve ark., 1997; Page & Boucher, 1998; Piek ve ark., 1999; Pitcher ve ark., 2003; Hartman, ve ark., 2010; Wuang, ve ark., 2008).
Fiziksel aktivite; otizm ve zihinsel yetersizliklerde maladaptif davranışların azalması, günlük yaşam becerilerin gelişimi, yürütücü işlevlerin gelişimi, sosyal becerilerin gelişimi ve özgüven gelişimini destekler.
Koruyucu ruh sağlığı anlamında sporun depresyon, kaygı bozukluğu, suç işleme, madde kullanımı gibi birçok duygu durum ve davranış bozukluklarında koruyucu olarak devreye sokulması gerektiği vurgulanmaktadır Spor; işbirliği, öz-disiplin, baş etme becerisi, yarışmacılık ve sporculuk ruhu, liderlik, öz-güven konularında çocuklara olumlu yönde etkiler sağlamaktadırAyrıca farkındalık, kendilik algısı, akran ilişkileri, sağlıklı akran rekabeti üzerinde sporun olumlu etkileri gözlenmektedir (Eppright 1997, Uran 1995, Stryer 1998).
Depresyonda fiziksel aktivite β-endorfin, serotonin, dopamin ve norepinefrinin salınımını arttırarak depresif belirtiler üzerinde olumlu etkiler göstermektedir.
Riskli davranışlar ve intihar davranışında baş etme yöntemi olarak, sosyal destek ve entegrasyonu sağlayarak, beden algısını olumlu yönde etkileyip yeterlilik, başarı ve özgüveni ve kendilik değerini artırarak değişen oranlarda etkin olduğu gösterilmiştir. (Eppright 1997, Uran 1995, Stryer 1998).
Bu nedenlerle, fiziksel aktivite yapma alışkanlığının temeli çocukluk çağında atılmalıdır.
- Erken yaşlarda fiziksel aktivite alışkanlığı kazanmak, yetişkinlikte etkin yaşam biçimini desteklemek için önemlidir ve erken yaşlarda fiziksel aktiviteye başlayan bireyler daha sonra da aktivite yapmaya devam etmektedirler.
- Bilimsel çalışmalar aile üyelerinin fiziksel egzersizi ile birey arasında bir ilişki ve daha aktif aile üyeleri ile bireyin fiziksel egzersize katılımı arasında pozitif bir ilişki bulmuştur (Martin-Matillas et al.2011).
- Fiziksel olarak aktif anne ve babaların çocuklarının, aktif olmayan ebeveynlerin çocuklarından daha aktif oldukları kanıtlanmıştır (Filanowski et al. 2019).
- Ebeveynlerden gelen sosyal destek, gençlerin fiziksel aktivite ile ilgili davranışlarını önemli oranda etkilemektedir (Beets et al 2010).
Önerilen Aktiviteler
TCSB Türkiye Halk Sağlığı Kurumu, 2014’den derlenerek aktarılmıştır.
Yürüme öncesi
- Bebek masajı, yatağının baş ucunda asılı oyuncaklara ve/veya yerdeki oyun halısı üzerine konulan bebeğin kavrayabileceği nesnelere uzanma,
- tutma, kavrama, atma, yuvarlama,
- yumuşak battaniye üzerinde sırt üstü yatan bebeği battaniyeyi hafifçe ucundan çekip güvenli bir alanda dolaştırma,
- sırt üstü yatan bebeğin ayak ucunda ve yukarıda tutulan nesnelere tekme atması, dolaşan ışığı ya da hareket eden küçük nesneleri emekleyerek izleme,
- tünel/masa altından geçme.
Yürüme dönemi
- İt-çek oyunu (oyuncak bebek arabası sürme gibi),
- kutuları/minderleri üst üste koyma,
- koltuk/sandalyeye tırmanma,
- müzik eşliğinde dans,
- kağıtları buruşturma, onları kutuya atma,
- baloncukları patlatmaya çalışma.
2-3 Yaş dönemi
- Bu dönemde çocuklar kendi bedenlerinin hareket yeteneklerini anlamaya çalışır.
- Yakın çevrede yürüyüş, park veya bahçe oyunları,
- yuvarlanma, top oyunları
- çocuk bowlingi.
3-4 yaş dönemi
- Koşma, atlama, zıplama gibi serbest açık alan oyunları,
- yaşa uygun oyuncaklarla oyun oynama, dans etme, bisiklete binme,
- topla oynanan oyunlar, su içi ve kum aktiviteleri, grup aktiviteleri, aile ve diğer çocuklarla oyun
- 2-4 yaş döneminde çevresel faktörler, çocuğun özendirilmesi açısından oldukça önemlidir.
4-5 Yaş Dönemi
- Konsantrasyon ve denge oyunları (aldım-verdim oyunu gibi)
- köşe kapmaca, sek-sek,
- saklambaç,
- mendil kapmaca, engeller arasından hedefe ilerleme,
- top oyunları, balon ile dans,
- hayvan taklitleri,
- yakalamaca (midilli, tavşan kaç, kedi-fare gibi oyunlar)
5-11 yaş arasındaki çocuklar
- Her gün en az 60 dakika orta şiddetten yüksek şiddete doğru giden aktivitelerden oluşan egzersizler yapmasını sağlayın.
- Haftada en az 3 defa yüksek şiddetli aktiviteler yapmasını önerin.
- Bu dönemde; jimnastik, atletizm, futbol, yüzme, judo, tenis, doğa sporları, kayak-buz pateni ve halk dansları gibi sporları yapabilir. Çocuğunuzu bu dönemde sıçrama (ip atlama, çizgi oyunları) içeren ve grupla oynanan top (yakan top gibi) oyunlarına yönlendirin.
- Ev ve bağ-bahçe işleri, alışveriş gibi aile ile birlikte yapılacak aktivitelere katılımını destekleyin.
12-18 yaş arasındaki çocuklar
- Egzersizlere yavaş başlamasını sağlayın.
- Haftada 1-2 defa 15-30 daki kalık orta şiddetli egzersizlerle başlamasını teşvik edin.
- Bu aşamaya ulaştığında haftada 2-3 gün 30 dakikalık egzersizden, haftada 3-4 gün 30 dakikalık egzersize doğru ilerlemesini sağlayın.
- Bazı günler egzersiz süresini 60 dakikaya kadar uzatın. Daha yüksek şiddette aktiviteleri tercih etmesini sağlayın.
- Çocuğunuz için hedef; günde 60 dakika, orta şiddetten daha yüksek şiddette aktivitelere doğru ilerlemek olmalıdır.
Çocukluk çağında kulüp sporlarına katılım erken ve gününde doğan gençlerin ruhsal sağlığı ile ilişkilidir
Erken doğan bireylerin ruhsal sağlık problemleri yaşama riski yüksektir. Kulüp sporlarına katılmanın daha iyi ruh sağlığı ile ilişkili olduğunu bilinmesine rağmen bu ilişkinin erken doğan çocuklarda da görülüp görülmediği bilinmemektedir. Bu araştırma, Millennium Cohort çalışmasındaki 3, 5, 7, 11 ve 14 yaşlarındaki; gününde doğan (olgu sayısı=10368), geç-erken doğan (olgu sayısı=630) ve çok erken doğan (olgu sayısı=243) çocukların verilerini incelemiştir.
Ebeveynler ruhsal-davranışsal problemleri ve kulüp sporlarına katılımı değerlendiren ölçekleri doldurmuştur. Bu ölçeklerin boylamsal ilişkisi çoklu grup yapısal eşitlik modeli kullanılarak araştırılmıştır. Analizler yapılırken cinsiyet, annenin depresyonu, ebeveynlerin eğitimi, motor problemlerin sonuçlar üzerine etkisinde istatistiksel ayarlamalar yapılarak incelenmiştir. Çoklu grup yapısal eşitlik modeli; yaşıt ilişki problemleri, duygusal semptomlar, davranış problemleri ve hiperaktivite-dikkat eksikliğine sahip çocukların kulüp sporlarına katılımının daha düşük olduğunu göstermiştir. Kulüp sporlarına katılım süresinin artması ise duygusal semptomların ve yaşıtlarla ilişkilerdeki problemlerin azalmasıyla ilişkili bulunmuştur. Sonuçlar hem erken hem de gününde doğan çocuklar için benzer saptanmıştır.
Çocukların kulüp sporlarına katılması, akran ilişkisi ve duygusal sorunları ön görmektedir. Tüm çocuklarda kulüp sporunun teşvik edilmesi önerilmektedir.
Çeviren: Ali Deniz Köse, İZMİR Bilfen Fen Lisesi
Makaleye erişim: Spiegler J, El-Awad U, Baumann N, Lemola S, Wolke D. Participation in club sport in childhood is associated with mental health in preterm and term born adolescents. Eur Child Adolesc Psychiatry. 2024 . doi:10.1007/s00787-023-02365-8.